20 Mart 2016 Pazar

Young Goethe in Love



tür: tarih, dram, romantik
yapım yılı: 2010
süre: 1 saat 42 dakika





 yakışıklı bir hukuk öğrencisi tanıştırayım kendisi adıyla bilmem kaç yy. sonra (çok orjinal bi espriymişçesine) dalga geçilecek olan goethe; he çok komik he...
abi bu ne?



film goethe nin yazmış olduğu ve peşinden milyonları intihara sürüklemiş olan 'genç werther'in acıları' romanına ışık tutan cinsten. adam 'sevup da alamiyanun yüreğuni buz bağlar' demiş resmen hafiften de bi karadenizli tipi var zaten alexander fehling'te yaaa daa olmayadabilir neyse boşverin :)
filmde biraz klişe başlamıştı ne yalan söyleyeyim : kız baloda tesadüfi bir şekilde oğlana çarpar olaylar başka bir yer ve zamanda tekrar karşılaşmalarıyla devam eder.ee peki bu senaryoda ne eksik? tabiii kii de ayraç yani bu aşıkları ayırma görevini üstlenecek kişi.türk yapımı olsa araya bi kaynana koyar ortalık yansın derdik yalnız bu bir alaman filmi, ee peki nolacak? bunlarda da araya bi aşık ekleriz olay hallolur esas kızı seven 2 erkek olsun sonra bunlar düello falan yapsınlar aralarında güzel güzel. çok orjinal fikirler bunlar sonra kız sevmediği ama parası çok olanla evlensin bizim goethe de 'genç werther'in acıları' nı yazsın vee finito..


(hukuk hocası ve Goethe)
bu 'genç werther'in acıları'da şey ya bizim werther sevdiği kızdan karşılık bulamaz ve kendini asar(goethe intihar etmeyi düşünmüşse de bunu yapamamış yazdığı karaktere intiharı reva görmüş)ve  bu kitabı okuyan gençler arasında o dönemde intiharlar bayağı bir çoğalmış in real life..

birazcık daha detaylı bir anlatım için:

Goethe genç bir hukuk öğrencisi fakültede berbat geçen(dersten kaldığı) bir sunum sonrası hocalarına hitaben:


lecket mich- canınız cehenneme

hukuk öğrencisi olmasına rağmen hukuka en ufak bir ilgisi olmaması ve dahası edebiyata duyduğu ilgiden dolayı hukukçu babası oğlunu arkadaşının hukuk ofisine staja yollar.
stajdaki öğretmeni şu abi


neyse bunun sevdiği bir kız(lotte) var hatta Goethe den kızı etkileyebilmek için taktikler istiyor falan.goethe de edebiyatla uğraştığından birkaç replik söylüyor bu abiye, kıza söylemesi için.yani böyle efendim.tabi ikiside sevdikleri kızın kim olduğundan habersiz o zamanlar nerde whatsapp falanasdfg..
sonra bu Goethe nin staj yaparken çok iyi anlaştığı bi arkadaşı var kankisi o da şu


bu da evli bi kadına aşık.yalnız bu da kocasından ayrılacak beni seçecek dediği anda 'anam yuva yıkanın yuvası olmaz' diyesim geldi. :D

Goethe ve lotte
 

bütün oyuncu kadrosunu tanıttığıma göre galiba benim yazımın da sonuna geldik. :)

4 Mart 2016 Cuma

GLADIATOR



tür: tarih, dram, aksiyon
yapım yılı: 2000
süre: 2 saat 35 dakika


bizim bir general var adı maximus, çok tatlı bi abi


ulan ben de diyorum bu maximus ismi çok tanıdık geliyor sanki maximus benim teyze oğlu o kadar tanıdık geliyor yani, meğer çikolataymış ya oradan geliyor tanımam neyse ben daha fazla iğrenç espri yapmadan asıl maximus u tanıtayım
bizim russel abiyi general maximus rolüyle izliyoruz.kendisi romanın en başarılı generali olur tanıştırayım.işte buna zamanın sezarı 'bak ben gidiciyim seni de oğlum gibi severim gel hele benim öldüğüm vakit yerime geç' diyor daha doğrusu filmde böyle diyor

vikipedi sen hayırdır?
 lakin bizim çikolata(heh heh ) abimiz 'tüm roma yı bağa mı vericeğn, onun yerine ülkeyi satar yerine 2 öküz alırım daha iyi' diyor  harbiden mesleği bırakıp evinin adamı olmak gibi bir hayali var maximus un. bu arada sezar ın oğlu var commodus. babasının onu yerine geçirmemesine haliyle alınganlık ediyor ee peki ne yapıyor yapıyor işte bir şeyler(spoylıra girer anam yoksa anlatırım ben ne olcak)neyse kısaca commodus ile maximus un araları bozuluyor.bu commodus da hıncını max. ın ailesinden çıkarıyor.işte bundan sonra başlıyor bizim russel abinin 'nerden düştüm lan bunların arasına' adlı macerası.
filmden komik bulduğum kesitler
heh heh he(bu sahnede aklına, tarkan filmindeki hain kostok sahnesi gelen bir tek ben değilim, değil mi?)

sen kime sezarsın ya hı commodus mudur nedir tek hareketi de bu işte
'önce o elini bi indir'
















sanırım anlatacaklarım bu kadar iyi film ya izleyin işte yalnız şu müziği efsane bir müzik dinlemeyen yoktur da hani gene de bi dinle bence :) müzik güzel.

1 Mart 2016 Salı

The DUCHESS



tür: tarih, biyografi,dram
yapım yılı: 2008
süre: 1 saat 50 dakika

18. yüzyıl sonunda ingiltere'yi güzelliği ve karizmasıyla kasıp kavuran devonshire düşesi georgiana cavendish'in hayatını anlatan film. yalnız ironi gibi he düşes şu

 hacı sen bu tiple daha çok frida kahlo olmuşsun :D

 düşesi canlandıran bizim kadrolu oyunculardan keira (kızım bir filmde de oynama be o değilde şimdi bu film başına 2 milyon alsa oha lan) neyse devam edelim başrollerden biri dominic cooper(Charles grey) benim onu ilk gördüğüm filmde şöyleydi
(soldan 2.sıradaki )



bu da filmdeki hali; hemen hemen hiç değişmemiş bir de sen her zaman gül dominic :)


filmde dük karakterini canlandıran ise

yok ya yanlış oldu :D doğrusu şu


neyse ben yavaştan filmi anlatayım georgiana düşes olmak için hemen yukarıdaki meymenetsiz ile evleniyor.daha filmin başında dedim ama, lord voldemortla evlenirsen böyle olur.bu burunsuz(ya ahahahah) georgiana yı bess foster la aldatıyor ee bu düşes de diyor ki ben bu rezalete tek bir şartla dayanırım o da ben senden ayrılacam mı diyor yoksa benim de bir sevgilim(dominic-charles grey) var sende ona katlanacan mı diyordu şimdi yalan olmasın uzun zaman oldu izleyeli ama bu ikisinden birini diyordu yani.neyse işte boşanın  gitsin bu rezilliği yaşamayın yaa...

tuhaf bir film moral bozmak istiyorsanız izleyin. kızım georgiana sen filmin başından Charles ı seçeceğidin mis gibi mutlu mesut yaşayacağıdınız yaaani